Biraz sevgi, birazda kanaat..
İnsanoğlunun mutlu olmak için ihtiyacı olan iki büyük hakikat..
Daha da doğrusu sevgi ve kanaat müslümanın vasıflarından olmalıdır. Ehli
takva olan bir müslümanın açgözlü ve sevgiden uzak olması düşünülemez. “İnsana
yön veren şey sevgidir” (1) eğer sevginin bize yön vermesine müsade etmezsek, farkında olmadan
şeytanın bizi yönlendirmesine müsade etmiş oluruz. Sevgi kaynaklı olan iyilik
anlayışı ise bazen zor durumda olan bir insana yardım etmeyi gerekli kılarken,
bazende yolda bulunan bir taşı kenara atmakla bile yerine getirilmiş olur.
Ayrıca müslümanın ihtiyacı olan sınırsız dünya malı veya
gösterişli lüks bir yaşam değildir. Avrupalı toplumların gelişmemiş ülkeleri
sömürmesi gibi aç gözlü bir tutum asla İslamiyetle bağdaşmaz, bağdaşamaz. İslamla
şereflenmiş olan insanoğlunun sevgi ve aza kanaat etmeyi benimsemesi, yoksulu
ve fakiri gözeterek onlarıda topluma kazandırması gereklidir.
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de
(gerçek anlamda) iman etmiş olmazsınız.”(2) buyuran
Hz Peygamberin ümmeti olarak hiçbir ön yargıya kapılmadan insanlara muamele
etmeli, elimizden geldiğince Müslüman kardeşlerimizin dertleriyle
dertlenmeliyiz. Unutmamamız gereken diğer hakikatte; bizler avrupalı milletler
gibi ecdâdı –mazlumu ezen ve sömüren- bir millet değil, Osmanlı gibi gittiği
her yere – islamı, sevgiyi, barışı ve insanlığı- götüren bir ecdâdın
torunlarıyız. Bizler muhakkak ki başta Hz Peygamber devamında da Ashabı Kiram
ve ecdâdımız Osmanlı olmak üzere; bizlere sürekli sevgiyi, aza kanaat etmeyi ve
daha bir çok erdemi öğreten örneklerimiz varken bu hakikatleri hayatımıza
uygulamazsak Allahın huzurunda bunların hesabını veremeyiz.
Rabbim bizleri; bu önemli hakikatleri hayatında uygulayabilen
İslam çizgisinde dinine hizmet edebilen kullarından eylesin. Selam ve dua ile..
Alıntılar:
(1) Tolstoy İnsan ne ile yaşar kitabı sayfa 49
(2) Müslim, imân,93; Tirmizi, Sıfâtu’l-Kıyâme,56
0 yorum: